Otistik Çocukları Olan Ailelerin Durumu
Sağlıklı insanlar gibi davranamadıkları için toplumdan dışlanan otistik gençlerin ailelerinin en büyük kaygısı, kendilerinden sonra çocuklarına kimin bakacağını bilememek…
Antalya’da aynı rehabilitasyon merkezine giden ve otizm ile yaşamayı öğrenmeye çalışan 17 yaşındaki Uğur Ataç ile 21 yaşındaki Cenk Bal, toplum içinde var olma mücadelesi veriyor.
Doğuştan gelen ya da yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan karmaşık bir gelişimsel bozukluk olan otizmin, beynin yapısı ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlardan kaynaklandığı sanılıyor. Hastalıkları Kontrol Etme ve Önleme Merkezinin 2019verilerine ABD’e 88 kişiden birinde görülen otizmin sıklığı üzerine Türkiye’de ise henüz bir araştırma bulunmuyor.
Eğer yaşamının ilk üç yılında başkalarıyla göz teması kurmuyorsa, ismi söylediğinde bakmıyorsa, söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa, parmağıyla istediği şeyi göstermiyorsa, oyuncaklarla oynamayı bilmiyorsa, akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyorsa, bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz ortamlarda söylüyorsa, konuşmada akranlarının gerisinde kalmışsa, sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketleri varsa, gözleri bir şeye takılıp kalıyorsa, bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek gibi sıra dışı hareketler yapıyorsa, günlük yaşamındaki düzen değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa, çocuğun otizm açısından değerlendirilmesi gerekiyor.
Birleşmiş Milletlerin 2017’de aldığı kararla, her yıl 2 Nisan tarihi Dünya Otizm Farkındalık Günü olarak kabul ediliyor. Bugün, otizm konusunda farkındalık yaratacak çalışmalara imza atılıyor.
-Küçük şeylerle mutlu olmak-
Ev kadını Zerrin Ataç ve mali müşavir Hakan Ataç çiftinin ilk çocukları Uğur Ataç’a 3 yaşında ”otizm” teşhisi konuldu. Beyin gelişimini engelleyen hastalık nedeniyle yaşıtlarına göre geç gelişen Uğur Ataç, ailesinin tüm uğraşılarına rağmen konuşamadı. Anne ve babası, bugün 17 yaşında olan Uğur’a hayatlarını adadı.
Bugüne kadar oğlundan bir kez bile ”Anne” sözünü işitmemenin üzüntüsünü yaşayan anne Zerrin Ataç, otistik bir çocuk annesi olmayı AA muhabiriyle paylaştı.
”Artık Uğur ile hayallerimizi bastırmayı öğrendik” diyen Ataç, hayal kırıklıklarını şöyle dile getirdi: ”İlk eğitime başladığında, ’Sabredin. Tedavi 3-6 ayı bulur’ dediler. Yıllar geçti ama Uğur’da değişim yok. Diğer çocuklar önlük giydi, okula gitti, ama Uğur bunları yapamadı, arkadaşları olmadı. Bir gün kapım açık kalmış, ben evdeydim. Komşumun kızı annesine ’Anne’ diye seslenince bir anda Uğur’un bana
seslendiğini sandım ama yanılmışım. O gün çok kötü olmuştum. O kadar emek harcıyorsunuz, büyütüyorsunuz ama bir ’Anne’ kelimesini bile duyamıyorsunuz.”
Uğur Ataç’ın konuşmadığı için toplumla kaynaşamadığını belirten Zerrin Ataç, oğlunun isteklerini anlatamadığı zaman büyük sıkıntı yaşadıklarını kaydetti. Anne Ataç, ”3 çocuğumuz var, diğer iki çocuğumuz sağlıklı. Uğur’da yaşayamadıklarımızın özlemini onlarda gideriyoruz. Ama onların zamanlarını çalıp, Uğur’a veriyoruz. O bizim büyümeyen çocuğumuz. Uğur bize sabretmeyi ve küçük şeylerle mutlu olmayı öğretti.”
-Baba Ataç’ın endişesi oğlunun geleceği-
Uğur Ataç’ın babası Hakan Ataç ise Uğur’da yaşadıkları özlemleri, Nisa ve Talha adlı diğer çocuklarıyla giderdiklerini söyledi. Ataç, ”İyi ki bu çocukları dünyaya getirmişiz. Yoksa bize ’Baba’ ya da ’Anne’ diye kim seslenecekti?” dedi.
Oğlunun geleceğinden endişe duyan Ataç, kendilerine bir şey olursa çocuklarını bırakabilecekleri bir kurumun olmamasından yakındı. Ataç, ”Bugün yaşıyoruz ve onlarla ilgileniyoruz. Bir gün öleceğiz, o zaman bize muhtaç olan bu çocuğumuza kim bakacak?” diye konuştu.
-Cenk, karşılıksız sevmeyi öğretti-
Perihan ve Ercan Bal çiftinin ilk çocukları Cenk Bal’a ise 4 yaşında otizm teşhisi konuldu. Bugün 21 yaşında olan Cenk Bal, konuşuyor ama toplumla kaynaşmada sorun yaşıyor. Cenk Bal’ı mutlu eden tek şey, annesinin ona aldığı rengarenk iplerle uğraşmak.
Oğlunun iplerle resim yaptığını anlatan anne Perihan Bal, oğluyla bu şekilde iletişim kurduklarını kaydetti. Oğullarının kendilerine, küçük şeylerle mutlu olmayı öğrettiğini ifade eden Bal, ”Geçenlerde bana ’Akşam yemekte ne var?’ diye sordu. Oğlumun ağzından duymadığım bir cümleydi. İnanın o kadar mutlu oldum ki” dedi.
Cenk Bal’ın babası Ercan Bal da otistik insanların çıkar, menfaat bilmediklerini ve karşılıksız sevgiyi öğrettiklerini söyledi. Otistiklerin normal davranış sergileyemedikleri için toplumdan dışlandıklarını kaydeden Bal, ”Evladınızın gelecekte bir mevkiye geleceğini görememek, onun iyi bir meslek sahibi olacağının hayalini bile kuramamak, böyle bir mutluluğu yaşayamamak bizi çok üzüyor” diye konuştu. Çocuklarda Ateşli Havale Durumunda Ne Yapılmalı?
Dr. Ece Şule Aslan, çocuklarda görülen ateşli havale durumunda ailelere önerilerde bulunuyor. Bu durumun belirtileri ve çareleri..
Çocuğunuz küçükse her ateşlendiğinde sizi “Havale mi geçirecek?” korkusu sarabilir. İşin doğrusunu, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ece Şule Aslan’dan öğrendik.
Belirtileri
Daha çok 6 ay ile 6 yaş arasında mikrobik enfeksiyonlara bağlı ateş sırasında görülen ateşli havale, vücut ısısının yükselmesine bağlı olarak beyin sisteminin etkilenmesi sonucu bilinç kaybı ile birlikte ortaya çıkan bazı belirtilerle kendini gösterir.
- Gözleri bir noktaya dikme,
- Kasılma,
- Ağzından köpük gelme,
- Morarma,
- İdrar ve dışkı kaçırma gibi bulgulardan hepsi veya birkaçı bir arada görülebilir. Bazı ailelerde ateşli havaleye yatkınlık olabilir.
Yapmanız gerekenler
- Panik yapmadan yatırın.
- Kusarsa başını yana çevirin.
- Ağzında bir besin varsa çıkarmaya çalışın.
- Havale sırasında çocuğunuzun solunum yollarını açık tutmaya çalışın.
- Dişlerinin arasına kesinlikle bir şey sokmaya çalışmayın. Aralayabiliyorsanız eliniz dışında atkı, bez gibi yumuşak bir eşyayla ağzını aralayın.
- Ateşini düşürmelisiniz. Bunun için vücudunu soyun. Ilık su ile soğutma uygulayın.
- Doktorunuzun önereceği fitil/şurup kullanın.
- Çocuğunuzu kesinlikle yalnız bırakmayın.
- Havale durunca hemen doktorunuzu arayın ve önerilerine göre hareket edin.
- Eğer havale uzarsa acil tıbbi yardım için en yakın sağlık kuruluşundan yardım isteyin.